Urla – vol 1

Bodrum’dan sonra sıra Urla’da!

Birkaç şarap aşığı toplanıp Urla gezisi için yola koyuluyoruz. Şubat ayı olmasına rağmen hava sanki bana kıyak geçiyor. Her günümüz güneşli ve sıcaklık 16 derece’den aşağı düşmüyor. Urla’da ilk durağımız Urlice şarapları. İzmir’den araba ile yolu nasıl bulacağız derken kolayca varıyoruz. Küçük ölçekli bir üretici olan Urlice şaraplarının sahibi Reha – Bilge Bengisu Öğünlü çiftinin misafleriyiz. Bulunduğumuz bağ evi 2003 yılında kurulmuş. Bağların yaşı on, en eski cabernet sauvignon bağları ise 1997 yılında ekilmiş.

Bağ evinin içi samimi bir ortama sahip. Taş bir ev, keyifli bir masa ve her yer şarap.

Cabernet sauvignon-merlot, %14 alkol, cabernet yumuşak ve yuvarlak yapısı ile belirgin. Dengeli bir kupaj. İçimi rahat, ağızda dolgun bir bitime sahip.

Bağ evinin altındaki mahzen güzel bir görüntüye sahip.  Zeminin toprağı doğal yapısı ile nemi yazın dahi yüksek oranda barındırıyor.

Bu Roze koyu, vişneye yakın rengi ile ilk bakışta bana maserasyonu hakkında merak uyandırdı. Öğrendim ki saigne (bleeding method) ile elde edilen şıra 6 saaatlik maserasyon (kabuk ile şıranın bekletilmesi) ile bu rengi almış. Clairet’de ilk üretici olan Urlice iyi bir rozeye imza atmış. Damakta kırmızı meyve aromaları ve fresh tadı ile farklı bir roze.

Urlice Chardonnay 2012, sadece 900 şişe üretilmiş. Berrak renge sahip. Burunda hanımeli gibi çiçek kokuları bırakıyor. Canlı ve dolgun yapısı ile dengeli bir şarap.

Urlice şaraplarını tanıdık ve taddıktan sonra Urla sahile geçiyor, otele yerleşip hemen yemeğe çıkıyoruz. Şu an tek derdimiz limanda yanyana dizili balık lokantaları arasından seçim yapmak :)

Sabah uyandığımızda nerede olduğumuzu daha iyi anlıyoruz. Yukarıda gördüğünüz manzaraya uyanmak ayrı bir keyif. Kaldığımız otelin köy kahvaltısına değinmeden geçemem. O kadar başarılı bir kahvaltı ki, farkında olmadan kahvaltı masasında 2 saate yakın oturmuşuz.

Kahvaltı sonrasında sahil şeridinde yürüyüş yaparken Batis’i keşfediyoruz. Eski bir kahvehane olan Batis, Türk ve Yunan 2 ortak tarafından yenilenip birkaç gün önce açılmış. Dekorasyonu bana Yunanistan’da okuduğum zamanları hatırlatıyor, damla sakızlı bir kahve içmek için uğruyoruz. İşletmecilerinden olan ve Selanik’den buraya yerleşmiş Ketesidou Maria bana mekanı gezdiriyor.

Şarap mahzeni ile beni kalbimden vuran bu mekana uğrayın derim.

ikinci gün ve Urla şarapları ile devam edeceğim…

RELATED POSTS

LEAVE A COMMENT