Mamma mia

Dost gazı ile Erasmus programına başvurup birkaç ay içinde kendimi Yunanistan’da bulduğum malumunuz. Okul başlamadan dil kursuna da katılayım, biraz da gezerim düşüncesiyle geçen hafta Selanik’e taşındım. Yazın Yunanistan’da olup da adalara gitmemek mümkün mü!

Sevgilim gelecek Atina’ya onu almaya gidiyorum, Pire’den gemiyle önce Mykonos ardından Ios ve Santorini rotası bizi bekliyor. Sevgilimin son anda  yaşadığı vize problemi sinir sistemimi çökertse de sonunda Atina’ya gelmeyi başardı. Kavuşma, havaalanı, sevgi seli anları tahmin edileceği gibi… 

Tatil başlar ilk durak Mykonos; bir bodrumlu olarak bana çok enteresan gelmese de, eğlence açısından ünü boşuna değil.

İkinci durak İos, bu ada Mykonos’a göre daha sakin, kesinlikle daha otantik ve daha doğal…

 

 

 Tatil nasıl geçiyor farkında bile değilim. Hayat toz pembe, her gece yunan tavernaları, maşraba ile içilen buz gibi yunan şarapları, yunan mutfağı ve canlı buzuki…

Son durak Santorini romantizmde son nokta. Volkanik çökmeyle oluşmuş muhteşem bir ada.

 

Hergün gün batımını binlerce turistin alkışlarla noktaladığı bir yer. 

 

Ada sanki romantizm için yaratılmış, yalnız ya da ailecek gidilecek bir yer değil, ziyan olur o güzelim atmosfer.

Bir not: Mamma mia filmindeki gün batımı sahneleri de bu adada çekilmiş.

 

Ve tatil biter dönüşe geçilir. Gemiyle tekrar Atina’ya. Modumuz back to black. Ne zaman başladı ne zaman bitti anlayamadığım tatil, kafamda idrak edemez bir halde 8 saat sonra Atina’ya varış.

Dönerken ne kadar güzel geçti herşey, nazar değmesin diyerek şom ağzımı açan ben, olacaklardan habersizimdir!

Devam edecek…

Ağustos 25, 2009

RELATED POSTS