Geçtiğimiz haftaiçi boyunca içtiğim şarapların hepsi birbirinden farklıydı. Geriye dönüp baktığımda ortaya çıkan bu keyifli şarap günlüğümü paylaşmam gerektiğini düşündüm. Okuyacağınız beş şaraptan ikisi Türk, diğerleri ise Fransız.
Şaraplara ve hikayelerine gelince;
Beğendiğim Narince monosepajlarından biri olan Vinkara Narince, canlı yapısı ile damakta olduça aromatik tadlar bırakıyor. Narince sevenlere tereddütsüz önerebileceğim bu şarabın asit-alkol oranı da gayet dengeli.
Fransa’dan gelen bu şarap hakkında uzun uzadıya yazabilirim ancak kimseyi sıkmak istemem. Fransa’ya giderseniz ya da herhangi bir yerde denk gelirseniz içmede tereddüt etmeyin. Fiyatı 10 euro civarı olan ve 2006 yılına ait rekoltesini içtiğim bu Bordeaux şarabı Chateau Latour Camblanes; fiyat – kalite dengesi ile Türk şaraplarına kıyasla daha başarılı. Bu şarabın eşdeğerleri maalesef Türkiye’de 50 TL den başlıyor.
Kayra’nın vintage serisini daha önce de yazmıştım. Elazığ’a gidip bağlarını ve tesisini gezme imkanı bulduğum Vintage – Öküzgözü; ağızda dolgun yapısı, öküzgözünün tanenden gelen hafif burukluğu ile karakteri yüksek bir şarap. Dengeli yapısı ve ağızda bitimi ile oldukça başarılı bulduğum bu şaraba dair tek eleştirim, biraz abartılı bulduğum fiyatı.
Bu tatlı beyaz şarap ismini Bordeaux – Sauternais bölgesinden alıyor. Yıllandırmaya oldukça uygun Sauternes 100 yıl dahi yıllandırılabiliyor. Sémillon, Sauvignon Blanc ve Muscadelle üzümlerinden yapılan bu şarap; kayısı, bal gibi yoğun aromalara, damakta ise uzun bir bitime sahip. Tavsiye üzerine foie gras ile denediğim bu ikilinin uyumu bir süre beni benden aldı :)
Pineau Des Charentes; Cabernet Franc, Cabernet Sauvignon ve Merlot üzümlerinden elde edilen bir çeşit şarap likörü. Alkol oranı %17 olan ve en az bir yıl yıllandırılan bu likörü Fransa’da bile her yerde bulmak mümkün değil. Burunda konyak kokuları, damakta ise tatlı meyve aromaları bırakan bu likörü birkaç buz ile sek içmeyi tercih ettim. Bir yerde denk gelirseniz denemeye değer.
